02 Mayıs 2024 - Perşembe

Şu anda buradasınız: / İBADET, HUZUR VE MUTLULUK VESİLESİDİR
İBADET, HUZUR VE MUTLULUK VESİLESİDİR

İBADET, HUZUR VE MUTLULUK VESİLESİDİR SÜLEYMAN GÜLEK

Allah Teâlâ insanları en iyi biçimde ve en güzel şekilde yaratmış ve dünyadaki her şeyi de onlar için var etmiştir: O (Allah) ki, yeryü­zünde ne varsa hepsini sizin için yarattı.” (Bakara, 2/29) Yeryüzündeki her şey insanlar için, insanlar da Allah’a kulluk/ibadet için yaratılmıştır. Allah Teâlâ bu gerçeği Kur’ân-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir: Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk /ibadet etsinler diye ya­rattım.” (Zariyat, 51/56) Allah Teâlâ’ya ibadet yapmak için yaratılan insan, bu temel görevini yerine getirirse dünyada da âhirette de huzur ve mutlu­luğa kavuşur.

 

İbadet, Allah’a saygı ile boyun eğmek ve emirlerine itaat etmek demektir. “Kim Allah ve Rasûlüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ve mutluluğa ermiş olur." (Ahzab, 70-71)  Allah’a kulluk yapmak için yaratıldık. Allah’a kulluk, O’nun emirlerine itaatle olur. Ayette, Allah’ın emir ve yasaklarına uymak suretiyle mutlu olunacağı bildirilmektedir. Kim de Allah Teâlâ’ya kulluk görevlerini yapmazsa, İslâmî hayatı terk ederek İslâm’a aykırı bir hayatı tercih ederse, dünyada huzura, âhirette de kurtuluşa eremez. Allah’a kulluk, Allah’ın emrettiğini yapıp yasaklarından sakın­makla, yani İslâm’a teslim olup gereğini yapmakla mümkündür.

 

İbadet, insanı Allah’a yaklaştırır ve O’nun sevgisini kazanmaya götürür. Allah’ın sevdiği kişiler de dünya ve âhirette mutlu ve huzurlu olurlar. İbadetlerimiz, kalplerimize Allah sevgisini ve saygısını yerleştirir. Bizleri her türlü fenalıktan uzaklaştırır ve ahlâkî güzelliğe ulaştırır. Kalbimizi çeşitli sıkıntı, üzüntü ve stresten korur. Çünkü gönüller, ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur. Kur’an-ı Kerim, bu gerçeği,“Onlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ı anmakla huzura erenlerdir. Biliniz ki kalpler, ancak Allah’ı anmakla huzur bulur     ( Ra’d, 13/28) şeklinde açıklar.

 

Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Duâ, ibadetin aslı ve özüdür” (Tirmizi, Daavât 1) Duâ ibadettir, Allah’ın eşsiz büyüklüğü karşısında insanın kendi aczini ve ihtiyacını anlayarak âcizliğini O’na arz etmesi ve O’ndan yardım dilemesidir. O’ndan başka yaratan, hayat veren, rızık gönderen, dertlere şifa ihsan eden olmadığını bilmektir, bildirmektir! İbadet, sadece Allah’a ve O’nun rızasını dilemek için yapılır. Bu gerçek, gönderilen bütün peygamberlere bildirilmiş ve Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklanmıştır: “Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, O’na, ‘Benden başka ilah yoktur; şu halde Bana kulluk edin.’ diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiya, 21/25)

 

Yüce Allah, bizlere sayısız nimetler ikram etmekte, buna karşılık da, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamamızı ve kendisine ihlâsla ibadet etmemizi istemektedir. Çünkü iman ve ibadet, kalbe ferahlık ve huzur verir. İnsanî yetenekleri geliştirir. Aşırı duygu ve meyilleri sınırlandırır. Güzel arzuların gelişmesini ve gerçekleştirilmesini teşvik eder. Fikir dünyasını intizam altına alır ve zenginleştirir. İnsanın iç ve dış dünyasını kirlerden arındırır. Onu, olgunluğa götürür. Özetle ibadet, kulu ile Rabbi arasında büyük bir manevi yakınlık meydana getirir. Kur’an-ı Kerim’de; “Bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl” (Tâhâ, 20/14) buyrulmaktadır.

 

Namaz, Yüce Yaratıcıya karşı yapılan kulluğun en güzel göstergesidir. İbadetler, Allah'ın onlara ihtiyaç duymasından dolayı değildir. Bilakis fert ve toplum olarak, insanın kendisinin onlara ihtiyaç duymasından; fert ve toplum olarak hayatının düzene girmesi ve mutlu olması içindir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "İslâm beş temel üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilâh bulunmadığına, Hz. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır." (Buhari, İman 1)

 

 Belirlenmiş ibadetlerin başında gelen namaz, insanın kötülüklerden alıkonmasını sağlar; en azından bu hedefe yardımcı olur. Müslüman, namazda Allah’ın huzurunda olmanın manevî zevkini yaşar, dünya meşgalelerinden uzaklaşarak ruhen huzur bulur. Oruç; nefsin terbiye edilmesi ve insan iradesinin güçlendirilmesi! Zekât; toplumda ekonomik yapının düzenlenmesi ve insandaki mal tutkusunun frenlenmesi için bir araçtır. Hac; dünyanın her tarafından gelen; dilleri ve renkleri ayrı olan Müslümanları kutsal topraklarda bir araya getirerek İslâm kardeşliğini evrensel bir hale getirir. Kuşkusuz bu ibadetlerin daha başka dünyevî faydaları da vardır. Esas faydaları da âhiret mutluluğuna sebep olmalarıdır.

 

Fakat unutulmamalıdır ki, nice yararları olan tüm ibadetleri biz, bu faydalarından dolayı değil, Allah'ın emretmesinden dolayı, O'nun rızası için yerine getiririz.  İbadet; hayatın bütününü kuşatan bir kulluk göstergesidir. Bu itibarla Allah’a ibadet ve kulluk; namaz, oruç, hac ve zekât gibi dinen belirli şartlara ve vakitlere bağlı olan bazı özel ibadetleri kapsadığı gibi; kişiye Allah katında sevap  kazandırıcı, Allah rızası için yapılan her türlü güzel davranışları da kapsamaktadır.

 

Allah Teâlâ’ya kulluk görevini terk eden, helâlı-haramı düşün­meden zevkine, keyfine göre yaşayanlar, yaptıkları kötülüklerin, günahların zararını her iki dünyada da göreceklerdir. (Bkz. Zilzâl, 99/8; Kasas, 28/84) Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kim de Benim zikrimden (Bana ibadet etmekten) yüz çevirirse, onlar için  (dünya ve âhirette) sıkıntılı bir hayat vardır.”(Taha, 20/124) “Bana ibadet etmeye tenezzül etmeyenler, aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 40/60) ‘Ben de Müslüman’ım, kalbim temiz’ diyerek ibadet görevlerini terk edenler, günah işlemeye devam edenler, yaptıkları kötülüklerin, günahların zararını görmeyeceklerini zannedenler, sadece kendilerini kandırmaktadırlar.

 

Allah Teâlâ şöyle buyurur:  Kim iyi bir iş yaparsa, bu, kendi yararınadır. Kim de kötülük yaparsa (günah işlerse, ibadetlerini terk ederse) kendi zararı­nadır. Rabbin kullarına zulmedici değildir.”(Fussilet, 41/46) “İman edip faydalı işler yapanlara (kulluk/ibadet yapmaya gayret edenlere), altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.”  (Burûc, 85/11)

 

Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurur: “Muhakkak ki, Allah, sizin için üç şeye razı olur ve üç şeye razı olmaz. Razı oldukları:

 

1. Sadece Allah’a ibadet edip O’na şirk koşmamak,

2. Hep birlikte Allah’ın dinine sarılmak,

3. Allah’ın emrinde olan yöneticiye itaat etmek.

 

Razı olmadıkları:

1. Boş söz.

2. Faydasız soru sormak.

         3. İsraf etmek.” (Müslim, Akziye 10)

 

Zünnûn-i Mısrî şöyle der: Kendini temizleyene, (tevbe edene) Allah’ı sevene ne mutlu! Bedenini ibadete alıştırana ne mutlu! Hayatı boyunca Allah’a itaat edene (O’na iyi kul olmaya çalışana) ne mutlu! (İmam Beyhaki, Kitabü’z-Zühd, Terc. Enbiya Yıldırım, Semerkand, Yayınları, İst. 2005, s. 62) Ruhlarımızın gıdası, gönüllerimizin huzur ve mutluluğu, maddî ve manevî sıkıntılarımızın ilacı, Yüce Allah’ın  ihsan ettiği sayısız nimetlerin şükrü olan ibadetleri yerine getirmekten geçer! Yine, âhirette cezadan kurtulmanın ve ebedi mutluluk yurdu olan cennete kavuşmanın yegâne vesilesinin de Allah’a ibadet ve kulluk olduğunu unutmamak gerekir. İbadet, dünya ve âhirette huzur ve mutluluk vesilesidir. Ne mutlu ibadetlerini yerli yerince ve düzenli bir şekilde, içtenlikle yapanlara! Ne mutlu hayatını ibadete dönüştürenlere! Ne mutlu Yüce Allah’ın dostluk ve sevgisini kazananlara!

 

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul